Divan Edebiyatı nesir ürünleri genel olarak düz, orta ve süslü nesir olarak ayrılır. Süslü nesrin zirvesi ise Divan Edebiyatı'nda Sinan Paşa'dır. Asıl adı Yusuf bin Hızır bin Celaleddin olan Sinan Paşa, İstanbul'un ilk kadısı Hızır Bey'in oğludur.
AYT Edebiyat’ta En Çok Sorulan Yazar Ve Eserler. İslamiyet Öncesi ve İslamiyet Dönemi. Divan ve Halk Edebiyatı. Tanzimat Edebiyatı. Servet-i Fünûn Edebiyatı. Milli Edebiyat. AYT Edebiyat Soru Çıkabilecek Önemli Eserler.
Divanörneği Dilberâ gülşâne doğru gel dedim gelmem dedi Bezm-i âşıkane doğru gel dedim gelmem dedi Gel dedim gelmem dedi nedir muradı dilberin Yürü bizden yâne doğru gel dedim gelmem dedi Selis örneği Benden özge sana yok âşık-ı âvâre güzel Sûziş-i firkat ile yakma beni nâre güzel Dün gece dide-i hunhâr ile
Tarifive Adlandırılışı. Türk edebiyatının umumi gelişimi içinde, nazarî ve estetik esaslarını İslâmî kültürden alarak meydana gelen ve özellikle örnek kabul ettiği Fars edebiyatının her yönden kuvvetli ve sürekli tesiri altında şekillenip belirgin örneklerini vermeye başladığı XIII. yüzyıl sonlarından, XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar, bünyesini
Divanedebiyatı, saray ve çevresinde gelişen ve aydın zümreye hitap eden bir edebiyattır. “Klasik Türk Edebiyatı ” ismiyle de anılır. Bu döneme ait şairlerin, şiirlerini topladıkları “ divan ” adı verilen birer defterleri vardır. Her şairin bir divanı olduğu için, divan edebiyatı ifadesi daha yaygındır.
íð. Nesir alanında tezkireler (edebiyat tarihi görevini gören biyografik eser), münşeatlar (mektuplar), tarihler, dini metinler ve nasihatnamelere de rastlanmaktadır. Bunlarda da sanat yapma amacı ön plandadır.
c7JIv7. Divan edebiyatı her ne kadar şiir alanında gelişse de bu dönemde yer alan bazı yazarlar, nesir alanına da yönelmişlerdir. Münşeat adı verilen eserlerde toplanan bu düzyazılar sayesinde döneme büyük oranda ışık tutulmuştur. 1. SADE NESİR Bu yazı türünde asıl hedef halktır. Bu nedenle sade ve anlaşılır bir dil tercih edilmiştir. Tefsir, tasavvuf, ahlak, tıp tarzı kitaplardır. Sade Nesir Türündeki Eserler Katip Çelebi > Keşfüzzunun, Cihannüma, Fezleke Yazıcıoğlu Ahmet Bican > Acaibül Mahlukat Sehi Bey > Heşt Behişt Mercimek Ahmet > Kabusname Evliya Çelebi > Seyahatname Kul Mesut > Kelile ve Dimne Seydi Ali Reis > Mirat’ül Memalik2. ORTA NESİR Coğrafya, tarih kitapları orta nesir örneğidir. NOT Bazı kaynaklarda nesir, "sade ve süslü" olmak üzere iki tür olarak gösterilir. Bu nedenle "orta nesir" kavramı kabul görmemektedir. Bundan ötürü orta nesirde geçen birçok eser sade nesir içerisinde de verilebilir. Bu yüzden soruya göre hareket edilmelidir. Orta Nesir Türündeki Eserler Peçevi Tarihi Naima Tarihi Tevarih-i Ali Osman Âşıkpaşazade Tarihi 3. SÜSLÜ NESİR Ağır bir dile sahiptir. Anlam yoğunluğu söz konusudur. İç uyağa bolca yer verilir. Yabancı tamlamalar, söz sanatları sıkça tercih edilir. Konudan çok üslup önemlidir. Nergisî bu türde tanınır. Süslü Nesir Türündeki Eserler Fuzulî > Şikâyetname Nabi > Tuhfetül Harameyn Lami Çelebi > Vamık u Azra Sinan Paşa > Tazarruname DİVAN EDEBİYATI NESİR YAZARLARI1. Kul Mesut Doğum ve ölüm tarihi hakkında net bir bilgi olmasa da tezkirelerde ve çeşitli kaynaklarda 14. yy. yazarı olduğu söylenir. Kelile ve Dimne adlı eseriyle bilinir. 2. Şeyhoğlu Mustafa14. yy. yazarıdır. Tercümeleriyle Marzubanname Fabl aracılığıyla devlet idaresi ve ahlaki konularda öğüt verir. Nesir Hurşitname Hurşit ile Ferahşat arasındaki ilişkiyi anlatan bir Mercimek AhmetDoğum ve ölüm tarihi hakkında net bir bilgi bulunmamasına rağmen kaynaklarda 15. yy. yazarı olduğu bilgisi geçmektedir. Kabusname isimli eseri sade nesrin en önemli örneğidir. 4. Sinan Paşa Süslü nesre dair ilk örneği veren yazardır. 15. yüzyıl sanatçısıdır. Seci, aliterasyon, söz sanatı gibi ahenk unsurlarına önem vermiştir. Dinî, ahlaki, tasavvufi bilgilere önem Tazarruname Süslü nesrin en güzel örneğidir. İlahi aşk ele alınır. Diğer Maarifname, Tezkiret’ül Evliya5. Âşıkpaşazade15. yüzyılda tarihçilik alanında ün yapmıştır. Asıl adı Derviş Ahmet Âşıkî’dir. Tevarih-i Ali Osman, bilinen en önemli Âşık Paşa Tarihi Tevarih-i Ali Osman Sade bir Türkçe ile yazılan bu eserde menakıpname tarzı esas alınmıştır. 2. Murat ve Fatih yıllarıyla beraber bu padişahlardan önceki dönemler Yazıcıoğlu Ali 15. yüzyılda Selçukname isimli eseriyle ön plana çıkmıştır. Bu eser, Tevarih-i Ali Selçuk ya da Oğuzname adıyla da bilinir. İslam öncesi tarihinden itibaren Osmanlı Dönemi’ne kadar olan bölümü Sehi Bey 16. yüzyıl Heşt Behişt Sekiz Cennet anlamını taşır. 216 şair yer almaktadır. Anadolu’daki ilk tezkire Babürşah Çağatay diliyle yazan Babür, 16. yüzyıl hükümdarı ve sanatçısıdır. Babür Devleti’nin Babürname Babür Şah’ın çocukluğundan başlayarak her dönemi ele alan mensur bir eserdir. Hatıra ve gezi türünün ilk örneklerinden kabul edilir. 2009 sınavında sorulan soruda gezi yazısının ilk örneklerinden olduğu kabul edilmiştir. Diğer Divan, Aruz Risalesi… 9. Latifi16. yüzyılda yaşamıştır. Tezkire yazarıdır. Latifi Tezkiresi ile tanınır. a. Latifi Tezkiresi 300 şair yer almaktadır. Alfabetik sıraya göre oluşturulmuştur. Kanuni Sultan Süleyman’a Seydi Ali Reis 16. yüzyılda yaşayan nesir yazarıdır. Pozitif bilimlerle ilgilenmiştir. Kaptan-ı Deryâ olarak görev Miratül Memalik Gezi türündeki ilk eser kabul edilir. Hatıra özelliği taşır. Hindistan’dan dönüşü esnasında gezip gördüğü yerleri Kitabül Muhit Coğrafya türündeki Piri ReisKitab-ı Bahriye isimli eseriyle Ebulgazi Bahadır Han Tarih yazarıdır. 17. yüzyılda yaşamıştır. Şecere-i Türki ve Şecere-i Terakime, Türk tarihini ele Evliya Çelebi Seyahatname denilince akla gelen kişidir. 17. yüzyılın önde gelen yazarıdır. Mizaha yer verdiği Seyahatname’si ile Seyahatname On ciltten oluşur. Gezi yazısı niteliğindedir. Sade nesir örneğidir. Hikâyeleştirme söz konusudur. Mizah ve abartıya yer Mustafa Naima Efendi17. yüzyıl tarihçisidir. Vakanüvistlik yapmıştır. Orta nesir örnekleri Naima Tarihi 3. Murat ve IV. Mehmet dönemlerni anlatır. Toplumun ahvalini göz önüne İbrahim Peçevi 17. yüzyıl tarih yazarıdır. Orta nesirde örnek Peçevi Tarihi 1520 – 1648 Osmanlı Dönemi’ni Katip Çelebi 17. yüzyıl bilim adamı ve yazarıdır. Batı’da “Hacı Kalfa” adıyla tanınır. Tarih, coğrafya, edebiyat alanında ün yapmıştır. Sade ve anlaşılır bir dile sahiptir. Arapça içerikle eser yazmıştır. a. Keşfüzzünun Yazıldığı döneme kadar olan eser ve yazarlar hakkında bilgi verdiği için bibliyografya özelliği gösterir. 10 bin sanatçı yer almaktadır. Fezleke Tarihi konu edinir. Her yılın sonunda o sene içinde ölen vezir, âlim, şeyh, şair ve ünlü kişilerin kısa biyografileri verilmiştir. 1592’den başlar, 1654’te sona Cihannüma İlk sistematik coğrafya Tuhfet’ül Kibar fi Esfaril Bihar Denizcilikle ilgili bilgi verir. Büyük deniz seferleri anlamını taşır. Denizcilere yönelik 40 öğüt de taşır. Kâtip Çelebi’nin bu eseri yazma amacı olarak ihtişamını yitiren Osmanlı bahriyesini yeniden heyecanlandırma arzusu gösterilmiştir. Diğer Mizan’ül Hak, Takvim’üt Tevarih, Düsturul Amel, Tarih-i Frengi Tercümesi17. Koçi Bey 17. yüzyıl şairidir. Murat’a sunulan iki dilekçeyi içeren, devletin nasıl kurtulacağını anlatan Koçi Bey Risalesi ile Veysi 17. yüzyıl süslü nesir Habname 1. Ahmet ile İskender’in rüyada konuşmalarını anlatır. İçinde bulunulan kötü zamanlar, ahlaksızlıklar işlenmiştir. Siyer-i Veysi, bir diğer önemli Nergisi 17. yüzyılın önemli süslü nesir yazarıdır. Düzyazı ile hamse sahibi olmuştur. Horosname, eserleri içerisinde dikkat Giritli Aziz Efendi yazarıdır. Edebiyatımızın ilk hikâyeyi andıran eseri Muhayyelat’ı Muhayyelat Hayalî ve gerçek olaylar bir bütün olarak işlenmiştir. Olağanüstü ögeler yer aldığı için masalımsı bir yapısı Yirmisekiz Mehmet Çelebi 18. yüzyılda yazdığı Fransa Sefaretnamesi ile ünlüdür. Hazırlayan Melih Özdamar İçeriklerimiz, pdf anlatımlar dahil, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nca korunmaktadır. Telif haklarının herhangi bir şekilde ihlali, başka yerlerde isimsiz yayımlanması, çeşitli kitap kaynaklarında izinsiz yer alması, içeriğin izinsiz kopyalanıp başka bir isimle tanıtılması vb. ile yapan kişi, kişiler veyahut kurumlar hakkında gerekli işlemler başlatılacaktır. Türkçe ve Edebiyat yönetimi.
Divan Edebiyatında Kullanılan Manzum TürlerDivan Edebiyatında Kullanılan Mensur TürlerManzum – Mensur Ortak Türler Divan Edebiyatında Kullanılan Manzum Türler Tevhit Allahı, yaratılış ve kainatın aslı gibi unsurları ele alıp işleyen manzumelere “tevhit” adı verilmektedir. Tevhitte Allah’ın kudret isimleri yer alır. Münacaat Allah’a yakarmak ve Allah’tan istekte bulunmak maksadıyla yazılan şiirlere denir. Naat Hz. Muhammed’i övmek amacıyla yazılan şiirlerdir. Düzyazı şeklinde olanı da vardır. Naatlarda Hz. Muhammed’e duyulan sevgi ve saygı dile getirilir. Onun hayatı, hicreti, mihracı, dini yayma konusunda verdiği mücadele ve mucizeler anlatılır. Fuzuli’nin “Su Kasidesi” en güzel örneğidir. Methiye Methetme, övme anlamına gelen methiye, edebiyatta padişahları, sadrazamları, devlet ileri gelenlerini ve din büyüklerini övmek için yazılan şiirlerdir. En güzel örneklerini Nef’i vermiştir. Fahriye Şairin kendini övdüğü, kendi üstünlüklerinden bahsettiği şiirlerdir. Bu türün en önemli şairi Nefi’dir. Hicviye Bir kişiyi, toplumsal bir olayı ya da bir kurumu hicvetmek için yazılan şiirlerdir. Hiciv türünün en önemli sanatçısı Nefi’dir. Mersiye Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak için ölen kişiyi över nitelikte yazılan şiirlerdir. En güzel örneği Baki’nin Kanuni Mersiyesi’dir. Mevlit Mesnevi nazım şekliyle yazılan bu tür şiirlerin konusu Hz. Muhammed’i övmektir. En güzel örneğini Süleyman Çelebi Vesület’ün Necat vermiştir. Şehrerıgiz Bir şehir ile o şehrin güzellikleri hakkında yazılan eserlerdir. Çoğunlukla nazım biçimlerinden mesneviyle yazılır. Hilye Hz. Muhammed’in fiziksel ve kişisel özellikleriyle örnek davranışlarını konu alan eserlere denir. Zamanla dört büyük halifeyi de kapsamıştır. Muamma Divan edebiyatında isimler üzerine düzenlenen manzum bilmecelere denir. Lügazdan farkı sadece isimlerle ilgili olarak düzenlenmesidir. Genellikle divanların sonunda yer alan bu türün en güzel örneklerini Edineli Emri vermiştir. Lügaz Manzum bilmece anlamına gelen lügaz, tema olarak ele alınan kavramın özelliklerini belirtmek anlamına gelir. Divan Edebiyatında Kullanılan Mensur Türler Fütüvvetname Ahilik teşkilatının özelliklerini taşıyan eserlerdir. Bu eserler, insanlara toplumda nasıl davranmaları gerektiğini belirten dini-ahlaki özellikler taşıyan eserlerdir. Sade nesir türünde yazılır. Siyasetname Devlet yönetiminde görev alacak yönetici adaylarına devletin nasıl yönetileceği hakkında bilgi veren, öğütlerde bulunan ahlaki didaktik eserlerdir. Yusuf Has Hacip’in “Kutadgu Bilig” adlı yapıtı bu türün ilk örneğidir. Vakayiname OsmanlI’nın resmi tarih kitaplarıdır. Tarih yazarı müverrih, vakayiname yazarı ise vakanüvis olarak adlandırılır. Divan edebiyatında Aşıkpaşazade Tarihi, Tacü’t-Tevarih Hoca Saadettin Efendi, Peçevi Tarihi, Naima Tarihi, Cevdet Paşa Tarihi bu türde yazılmış eserlerdir. Letaifname Güldürü öğeleri bulunduran anı-fıkra niteliği taşıyan eserlere denir. Sefaretname Osmanlı elçilerinin bulundukları ülkelere ait bilgi ve izlenimlerini içeren gezi yazısını andıran yapıtlarıdır. Yirmisekiz Çelebi Mehmet’nin “Paris Sefaretnamesi” bu türün başarılı bir örneğidir. Manzum – Mensur Ortak Türler Kırk Hadis Hz. Muhammed’in 40 hadisi ile bu hadislerin açıklayıcı bilgilerinden oluşan eserlerdir. Surname Divan edebiyatında şehzadelerin sünnet, hanım sultanların doğum ve evlenme törenlerini anlatan eserlere denir. Bu yapıtlarda sünnetleri anlatanlara hitan, evlenme törenlerini anlatanlara velime denir. Kıyafetname İnsanların fiziksel görünümlerini esas alan ve açıklayan eserlerdir. Divan edebiyatında kıyafetnamenin ilk örneği Hamdullah Hamdi’nin Kıyafetname adlı eseridir.
Divan Edebiyatında Manzum Türler 1- Tevhit Allah’ın birliğini ve yüceliğini, azamet ve kudretini anlatan şiirlerdir. 2- Münacat Allah’a yalvarış, yakarış demektir. Edebiyatta konusu Tanrı’ya yakarış olan şiirler bu adla anılır. Nesir biçiminde olanlara tazarruname adı verilir. 3- Naat Hz. Muhammed’i övmek, ona yalvarıp şefaat dilemek için yazılan şiirlerdir. Fuzuli’nin “Su Kasidesi” bu türün önemli örneğidir. 4- Methiye Bir kimseyi övmek için yazılan şiirlerdir. En güzel örneklerini Nefi yazmıştır. 5- Fahriye Şairin kendi üstünlük ve erdemlerini anlattığı şiirlere denir. Türk edebiyatında en ünlü fahriye yazarı Nefi’dir. 6- Hicviye Bir kişi veya kurumu; toplum veya olayı yermek için yazılan şiirlerdir. 7- Mersiye Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak için ölüyü över nitelikte yazılan şiirlerdir. 8- Mevlit Hz. Muhammed’in doğumu başta olmak üzere hayatı, mucizeleri, gazaları, ahlaki, vefatı ve hilyesini övgü ile anlatan şiirlerdir. Manzum olup mesnevi biçiminde yazılır. 9- Hilye Başta Hz. Muhammed olmak üzere diğer peygamberler ve dört büyük halifenin iç ve dış güzellikleri ile örnek davranışlarını anlatan yapıtlardır. En önemlisi Hakani Mehmet Bey’in 712 beyitlik Hilye’sidir. 10- Şehrengiz Bir şehir ile o şehrin güzellikleri hakkında yazılan yapıtlardır. Mesnevi biçiminde yazılır. İlk örneğini 16. yüzyılda Mesihi yazmıştır. 11- Lügaz Manzum bilmece demektir. İnsan ismi dışında kalan her şeyin özelliklerini söyleyerek ne olduğunun bilinmesini istemek için düzenlenen bilmecelerdir. 12- Muamma Sözlükte “gizli, güç anlaşılır, bilmece” anlamına gelir. Edebiyatta bir ad sorulacak biçimde düzenlenmiş manzum bilmecelere Edebiyat soru dağılımını inceledin mi? İncelemediysen buraya tıklayarak inceleyebilirsin 🙂Yazar Hakkında Ata TekinEdebiyat bir ihtiyaçtır.
16. Yüzyıl Divan Edebiyatı. XVI. yüzyıl, Osmanlı Devletinin her alanda yükselişe geçtiği bir dönemdir. Bu asırda devlet, güçlü padişahların idaresinde büyüme ve gelişmesini sürdürerek büyük bir imparatorluk haline gelmiştir. XVI. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun başında şu padişahlar bulunuyordu II. Bayezîd 1480 – 1512, Yavuz Sultan Selim 1512 – 1520, Kanuni Sultan Süleyman 1520- 1566, II. Selim 1566 – 1574, III. Murat 1574 – 1595, III. Mehmet 1595 – 1603. Yüzyılın başında II. Bayezîd’den, 1512’de yönetimi devr alan Yavuz Sultan Selim, doğu sınırlarında sürekli karışıklıklar çıkaran ve Osmanlı Devleti’ni uzun süre uğraştıran Şah İsmail tehlikesini Çaldıran zaferiyle ortadan kaldırdığı gibi, Anadolu’da toprak bütünlüğünü sağlamış, Suriye, Hicaz ve mısır onun yönetiminde imparatorluğun sınırları içerisine katılmıştır. 16. Yüzyıl Divan Edebiyatı Kanuni Sultan Süleyman’ın yaklaşık yarım asırlık saltanatı döneminde ise Avrupa’ya seferler düzenlenmiş, Belgrad ve Rodos alınmış, Avusturya toprakları ele geçirilmiş, Macaristan devletin bir eyaleti durumuna gelmiştir. Osmanlı orduları Avrupa ortalarına kadar yürümüş ve nihayet Viyana kapılarına dayanmıştır. Bunun yanında Tebriz ve Bağdat alınmış, Avrupa ve Asya’daki Sınırlar genişletilerek emniyet altına alınmıştır. Öte yandan Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması, Preveze Savaşı’nı zaferle sonuçlandırarak Akdeniz’i bir Türk gölü haline getirmişlerdir. Kanuni Sultan Süleyman’ın saltanatının sonunda, Osmanlı Devleti, üç kıtaya hakim, dünyanın en güçlü ordusuna sahip, zengin ve haşmetli bir imparatorluğa dönüşmüştür. 16. Yüzyıl Osmanlı EdebiyatıKanuni’nin yerine geçen II. Selim döneminde Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın tecrübesi ve başarılı yönetimi sayesinde, devletin eski gücü devam etmiş; fakat yüzyılın sonlarına doğru, çok uluslu bir devlet olmanın beraberinde getirdiği bazı sıkıntılar, aksaklıklar ortaya yaşanan siyasi gelişmelerin yanında devletin diğer kurumlarında da gelişmeler meydana gelmiştir. İdari teşkilatta bir takım değişiklikler yapılmış, büyüyen ve problemleri gittikçe artan ülkenin ve siyasi hayatın ihtiyaçlarına göre kanunlar yeniden düzenlenmiştir. Bilim kurumlarının geliştirilmesine ve sayılarının arttırılmasına çaba gösterilmiştir. Öte yandan bu asır, imar faaliyetlerinin de yoğunlaştırıldığı bir devir olmuştur. Bütün ülke, özellikle İstanbul ve Edirne Mimar Sinan gibi bir dehanın ve onun yetiştirdiği usta mimarların yaptığı câmi, medrese, han, hamam, köprü gibi ölümsüz eserlerle donanmıştır. Türk Dünyası El Kitabı, 92 131 16. Yüzyıl Divan EdebiyatıBu asırda Osmanlı Devleti’nde yaşanan siyasi, sosyal, ekonomik gelişmelere paralel olarak ilim, kültür ve edebiyatta da önemli gelişmeler meydana gelmiştir. Bu dönemde İran Şairleri’nin etkisi görülmekle birlikte Fuzûlî, Hayalî, Bâkî gibi örnek alınabilecek usta şairler yetişmiştir. Türk şiiri, İran şiirini taklitten kurtularak ve orijinal eserler vererek Klasik bir Türk Şiiri haline gelmiştir. 16. Yüzyıl Osmanlı EdebiyatıŞiir ve edebiyatın bu yüzyılda gelişmesinde, padişahlardan başlayarak bütün devlet büyüklerinin edebiyata ve özellikle de şiire önem vermeleri, şairleri, sanatkârları korumaları ve kıymetli eserleri ödüllendirmeleri etkili padişahları birkaçı dışında, şiir ve edebiyatla ilgilenmişlerdir ve II. Murad’dan başlayarak çoğu, şiir de söylemişlerdir. Fatih Sultan Mehmet Avni, II. Bayezid Adli, Yavuz Sultan Selim Selîmî, Kanuni Sultan Süleyman Muhibbî, II. Selim Selimî, III. Murad Muradi mahlaslarının kullanmışlardır. Bazılarının mürettep divanları da mevcuttur. 16. Yüzyıl Divan Edebiyatı“Bu asırlarda müderrislere, âlimlere, danişmendlere gösterilen saygı ve itibar o derece yüksektir ki bu devirlerin gençleri ilim adamı olmaya, medreseye ve hocalığa karşı her meslekten üstün bir heves ve alâkâ duyuyorlardı. Bunun içindir ki Mimar Sinan gibi eşsiz bir sanat dehâsı, kendisini yetiştiren ve kendisine yetişen çok sayıda mimar arasından bu asırda yükseliyor; İlan-i Kemâl Kemal Paşaoğlu, Ebü’s Suüd, Kınalızâde gibi âlimler; Zâti, Hayâli, Ruhî, Taşlıcalı Yahya Bey ve Bâkî gibi şairler; Hoca Sâadeddin Efendi, Gelibolulu Ali gibi tarihçiler; Sehi Lâtifi, Âşık Çelebi gibi tezkire yazarları bu kültür muhit ve heveslerinin yetiştirdiği alimler ve sanatkârlar arasında yer alıyorlardı.” 16. Yüzyıl Divan EdebiyatıBANARLI; 1971 558 XVI. YÜZYIL MENSUR ESERLERİBu asırda manzum eser sayısında görülen artışın yanında mensur eserlerde de konu bakımından çeşitlilik ve sayı bakımından artış göze çarpar. Şûarâ tezkireleri dini tasavvufi eserler, ahlak kitapları ve siyaset-nameler sanatın, şiir ve edebiyatın gelişmesini hazırlayan böylesine uygun bir ortamda, büyük ilim adamları, tarihçiler, şair ve nesir ustalarının yetişmesi, Osmanlı Devleti’nin büyüklüğüne yaraşır bir Osmanlı – Türk kültür ve edebiyatı meydana getirilmesini sağlamıştır. 16. Yüzyıl Divan biyografi alanında çok değerli eserlerin yazıldığı bir devirdir. Taşköprülüzâde’nin tanınmış şeyh, bilim adamları ve şâirleri yazdığı Şakâıku’n – Nu’mâniyye adındaki eserinin yanında , sadece şairlerin hayatı ve sanatları hakkında bilgi veren ve “Tezkire-i Şu’arâ” adı verilen eserlerin en önemli örneklerini bu asırda bulmak mümkündür. XVI yy’nin şuara tezkireleri Sehî Bey, Lâtifî, Âşık Çelebi, Hasan Çelebi, Ahdî ve Beyanî’nin tezkireleridir. Lâtifî, Âşık Çelebi ve Hasan Çelebi’nin eserleri edebiyat tarihimizin en tanınmış tezkireleridir.Türk Dünyası El Kitabı, 92 131Türk edebiyatında yazılmış, elde bulunan ilk tezkire Ali Şir Nevâyi’nin Mecalisü’n- Nefais’idir. Osmanlı sahasında ise varlığı bilinen ilk tezkire Sehi Bey’in “Heşt Behişt” adlı tezkiresidir. Telif tarihi 1538 olan bu eser Anadolu şiir alanında yetişen şairlerinden söz eden ilk tezkire olması bakımından önemlidir. Sehi Bey, eserini sekiz bölüme ayırmıştır. İlk dört bölüm başta devrin hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman olmak üzere, sultan, şehzade, vezir, kazasker gibi büyük devlet adamlarıyla, tanınmış bilim adamlarına ayrılmış. Beşinci bölümden sonra Anadolu’da yetişmiş olan şairleri doğum tarihlerine göre sıralamıştır. Bu tezkire şairler hakkında geniş kapsamlı bilgi vermese de Anadolu Türk Edebiyatının en eski şairlerini unutulmaktan kurtarması bakımından büyük bir önem arz eder. 16. Yüzyıl Divan Edebiyatı1325’te İstanbul’da basılmış olan tezkire yurt dışında da yayınlanmıştır. Güney Kut, Heşt Bîhişt, The Tezkire by Sehi Bey, Harvard, 1978 Ayrıca eserin O. Recher ve Necati Lugal tarafından Almanca’ya çevirisi ikinci tezkiresi Latîfî’nin 1546 yılında yazmış olduğu Tezkiretü’ş- Şu’arâ adlı eseridir. Şairleri alfabetik sırasına göre vermiştir. Verdiği bilgilerin doğruluğu, şairlere değerleri kadar yer ayırması ve şiirlerini değerlendirirken verdiği hükümlerin doğruluğu büyük bir önem taşır. Eser 1314 yılında İstanbul’da basılan tezkire, Chabet ve O. Recher tarafından iki kez Almanca’ya çevrilmiştir. 16. Yüzyıl Osmanlı ŞiiriXVI. yüzyılın bir başka önemli tezkiresi Âşık Çelebi’nin “Meşârü’ş Şu’arâ adlı eseridir. Şair ve şiirden söz ettiği önsözün ardından padişahlara yer ayırmış, daha sonra da şairleri ebced harflerine göre sıralamıştır. 1566 yılında yazılan bu eser Meredith Owens tarafından 1971 yılında Londra’da Hasan Çelebi, 1586 yılında bitirerek dönemin padişahı III. Murad’a sunduğu, “Tezkiretü’ş- Şu’arâ” dönemin bir diğer tezkiresidir. Eserinde yer verdiği 631 şairle, tezkireler arasında en fazla şaire yer veren tezkiredir. Çok ağır bir dil kullanmıştır. Tezkire İbrahim Kutluk tarafından yayınları arasında bastırılmıştır. 16. Yüzyıl Divan ŞiiriBir diğer tezkire ise Bağdadlı Ahdî’nin Gülşen-i Şu’arâ’sıdır. Ahdî, eserinde Sehi Bey ve Lâtifî tezkirelerinden bazı şairleri eserine eklemiş, Bağdat ve İran’da yaşamış Türk şairlerine de yer vermiştir. 1546 yılında eserini tamamlayan Ahdî tezkiresinde, eski dönemlerde yaşayan şairleri almamış, sadece çağdaşlarına yer yılında Beyani tarafından yazılmış olan Tezkiretü’ş- Şu’arâ, Hasan Çelebi tezkiresinin bir özeti niteliğindedir. Bu yüzden bu eserin pek fazla değeri yoktur. 16. Yüzyıl Osmanlı ŞiiriBu asırda tezkireler dışında başka biyografik eserler de yazılmıştır. Bu eserler arasında, daha önce de belirtildiği üzere Şakâyıku’n- Nu’maniyye önemlidir. Bu eser Arapça olup, Türkçe’ye çeviri ve zeyilleri yapılmıştır. Eserin değeri daha sonraki yüzyıllarda da devam etmiş ve XVII. asırda bu biyografik esere eklemeler yüzyılın diğer önemli mensur eserleri arasında ahlak kitapları da vardır. Kınalızâde Ali Çelebi’nin Ahlâk-ı Alâ’i sini ve İbn Kemal’in Câmi’ün – Nesâih adlı kitabını bu eserler arasında sayabiliriz. 16. Yüzyıl Divan ŞiiriXVI. yüzyılda yazılmış, mensur tarihler de vardır. Bu tarihlerin bir bölümü sanatlı, süslü bir üslupla yazılmış olmakla birlikte, sade nesir üslubuyla da yazılmış olanları vardır. Hoca Saadettin efendinin Tâcü’t-Tevârih’i bu tür eserler arasında ünlüdür. Bu eser, Osmanlı Devleti’nin başlangıcından Sultan II. Selim devri sonu olan 1574’e kadar geçen olayları içine alır. Tâcü’t-Tevârih 1279 – 1280 yıllarında İstanbul’da 2 cilt halinde devrin en önde gelen tarihçisi Gelibolulu Mustafa Ali’dir. Künhü’l –Ahbâr adlı eseri, peygamberler tarihi, İslam tarihi, Türk ve Moğol tarihi, Osmanlı tarihi olmak üzere dört cilttir. Osmanlı tarihine ayrılan dördüncü ciltte 1299 yılından 1598 yılına kadar olan olaylar anlatılmış, her padişah devri sonunda tanınmış şeyhler, ilim adamları ve şairler hakkında bilgi verilmiştir. 16. Yüzyıl Osmanlı ŞiiriBüyük Türk Klasikleri; 1986 200Bu yüzyılda ayrıca Arap ve İran edebiyatının tanınmış mensur eserlerinden hikâyelerden çeviriler yapıldığı gibi, aşk, macera konularında da telif hikâyeler yazılmıştır. Bu dönemin önde gelen nasirleri arasında Lâmi’î bulunmaktadır.MENGİ; 2000 172 Edebiyatımızın şuara tezkireleri gibi önemli eserleri arasında nazire mecmuaları yer alır. Şairlerin birbirlerine söyledikleri nazireleri toplayan bu kitaplar şairler arasındaki tesirleri, hayal ve mana alışverişini, hangi şairlerin kimler tarafından sevilip okunduğunu anlatması ve divanı olmayan pek çok şairin şiirlerini bir araya getirerek kaybolmaktan kurtarmaları bakımından önem taşırlar. Edebiyatımızın tanınmış bütün nazire mecmuaları, XVI. asrın ürünüdür. Bu yüzyılın ilk mecmuası Eğridirli Hacı Kemal’in Câmi’ün – Nezair’i dir. İkinci mecmua ise Edirneli Nazmi’nin Mecmua’ün – Nezair adındaki eseridir. Pervâne b. Abdullah’ın 1560 yılında meydana getirdiği eser de bunlara örnektir. 16. Yüzyıl Divan ŞiiriTürk Dünyası El Kitabı 92 142Türk edebiyatında kendine has türlerden biri olan şehrengizler, ilk kez bu yüzyılda edebiyatımızda görülür. Şehrengiz yazan şairler ve şehrengizlere konu olan şehirler şunlardırAli Gelibolu, Azîzî İstanbul, Âşık Çelebi Bursa, Beyanî Sinop, Cemâli İstanbul, Cefâyi Rize, Cafer Çelebi Bursa, Cemâli Siroz, Fakîrî İstanbul, Fîkrî İstanbul, Firdevsî Çelebi Edirne, Hayreti Belgrad, Hayreti Vardar Yenicesi, Hâlife Diyarbakır, Katip İstanbul, Kerimi Edirne, Mesini Edirne, Rahmi Yenişehir, Sâfi İstanbul, Siyâmî Antakya, Ulvi Manisa, Usulî Vardar Yenicesi, Yahya Edirne, Yahya İstanbul, Zâti EdirneTürk Dünyası El Kitabı 92 150 16. Yüzyıl Osmanlı ŞiiriXVI. ASIR OSMANLI SAHASINDA MESNEVİXVI. asırda mesnevi türünde pek çok eser yazılmıştır. İran edebiyatından gelen klasik konuların yanında; dini, ahlaki, tasavvufi, hikâyeler, mevlid ve hilyeler, Maktel’i Hüseyniler, hadis-i erbain çevirileri, saki- nâmeler, fetih- nâmeler vb. bir çok eser yazılmıştır. Bu asırda hamse sahibi sanatçılarda bulunmaktadır. Yine, yerli tasvirlere, gelenek ve göreneklere yer veren küçük hikâye türünde mesnevilere rastlanmaktadır. Edebiyatımızda yerel motiflerin kullanılmaya başlanması mahallileşmeye yönelişin bir ifadesi olarak düşünülebilir. 16. Yüzyıl Divan EdebiyatıBu asır din, ahlâk ve tasavvuf konularının çok işlendiği bir asırdır. Bunların yanında tanınmış aşk hikayeleri mesnevi şeklinde söylenmiş, bazıları ise Farsça’dan Türkçe’ye çevrilmiştir. Bu dönemde ahlaki konulu manzum ve mensur eserlere çokça yer verilmesi, Osmanlı Devleti’nin büyümesi ve yükselmesi sonucunda gelen ihtişam ve refahla gelen ahlaki çöküşle açıklanabilir. 16. Yüzyıl Osmanlı Şiiri XVI. yüzyılda mesnevi türünde tanınmış şairlerden biri Taşlıcalı Yahya’dır. Taşlıcalı Yahya’nın Hamse’sinde yer alan mesneviler şunlardır Gencine-i Râz, Kitâb-ı Usûl, Gülşen-i Envâr, Yusuf ile Züleyha, Şah u Gedâ’dır. Gencine-i Râz Taşlıcalı Yahya’nın ilk mesnevisidir. Kitâb-ı Usûl ve Gülşen-i Envâr ile beraber din, tasavvuf, ahlak ve aşk mevzularında yazılmış küçük hikayelerden meydana gelmektedir. Şâh u Gedâ’nın konusu ise İstanbul’da geçen te’lif bir hikayedir. Bu mesnevide, İstanbul’daki bazı yerlerin, Ayasofya, Sultan Ahmed Camii gibi tarihi eserlerin tasvirlerinin yapılması mesnevinin önemini arttırmaktadır. Kanuni devrinde Hamse’sini yazmış olan Taşlıcalı Yahya mesnevilerinin hepsinde onu övmüştür. Bir Divan ı da bulunan Taşlıcalı Yahya Divân’ındaki şiirleriyle de tanınmıştır. Divân’ı yayınlanmıştır. Yahya Bey, Divan, Haz, Mehmet Çavuşoğlu, İst. 1977 16. Yüzyıl Divan ŞiiriMENGİ; 2000 170XVI. asrın mesnevicileri arasında tanınmış bir başka isim de Kara Fazlî’dir. Gül ü Bülbül, Hüma Hümayûn ve Lüccetü’l- Esrar bilinen mesnevilerindendir. Bunların içinde en tanınmışı Gül ü Bülbül’dür. Bu mesnevi, gül ile bülbül arasındaki aşkı anlatan alegorik bir diğer bir mesnevi yazarı da Hakanî Mehmed Efendi’dir. Hakanî’nin Hilye’si mevcuttur. Bu eserini büyük ölçüde Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inin etkisinde kalarak yazmıştır. Hakanî’nin hilyesi çok beğenilmiş ondan sonraki birçok şair hilye yazmıştır. Bu eserde Arapça kelimelerin çokluğu dikkat çeker. Hakanî’nin ayrıca Divan’ı ve Kırk Hadis Tercümesi de asırda bilinen diğer dini – ahlaki konulu mesnevilerin bazıları şunlardırŞemsi’nin Deh-Mürg’ü, Halveti’nin Gülşen-i Tevhid’i, Şâhidî’nin Türkçe yazdığı Gülşen-i Tevhid ve Farsça olarak yazdığı Gülşen-i Esrâr’dır. Ayrıca bu yüzyılda on beşe yakın şairin mevlid yazdığını kaynaklardan öğreniyoruz. Bunun yanında kırk hadis ve yüz hadis çevirileri de yazılmaya devam etmiştir. Bu yüzyılda, manzum tarihlerin ve fetih-namelerin sayılarında da artış söz konusudur. Balisli Şükrü’nün Yavuz Sultan Selim’in fetihleri hakkında yazdığı Selim-name, Murâdî’nin Fetih-nâme-i Kal’a-i Nova’sı, İshak Çelebinin Selim-name’si, Senâyî’nin Süleyman-nâme’si bunlar arasında sayılabilir. 16. Yüzyıl Divan ŞiiriMENGİ; 2000 172XVI. ASIR ÇAĞATAY SAHASI TÜRK EDEBİYATIÇağatay edebiyatı bu yüzyılda Nevâyî’nin etkisinde gelişimini sürdürmüşse de güçlü bir faaliyet Şah, XVI yy Orta Asya Türk edebiyatının en büyük temsilcisidir. Türkçe ve Farsça Divanı ile bir Aruz Risalesi ve Mübeyyen adlı dini mesnevisi bulunan Babür Şah’ın Türkçe Divan’ı yeni harflerle basılmıştır. {Babür Divanı Gramer – Metin – Sözlük – Tıpkı Basım, Haz. Bilâl YÜCEL, AKM Yay. Ank. 1995} Nevâyî’nin yolunu takip eden Babür Şah’ın en önemli eseri mensur olarak yazdığı anılarını içeren Babür-nâme adlı ASIR AZERİ SAHASI TÜRK EDEBİYATIBu yüzyılda Azeri Türkçe’sinin kullanıldığı bölge Safeviler’in yönetiminde bulunuyordu. Şii mezhebinin resmi kurucusu olan Safevi Hükümdarı Şah İsmail’in Hatâyi mahlasıyla şiirleri bulunmaktadır. Hatâyi’nin yazdığı şiirlerin çoğunda, kurucusu olduğu mezhebin propagandası görülür. Aruz ve divan nazım şekillerini kullanmakla birlikte, ilahi nazım şeklini ve hece veznini kullandığı şiirleri de mevcuttur. Hatâyi Divanı iki kez basılmıştır. Saadettin Nüzhet Ergun tarafından 1946’da ilk baskısı yapılan Divan, ikinci kez 1959 yılında Turhan Gencei tarafından Napoli’de bastırılmıştır. Hz. Ali’nin niteliklerini övdüğü Deh-nâme adlı eseri üzerinde ise Hamit Araslı çalışmış olup, 1948 yılında Bakü’de yayımlanmıştır. 16. Yüzyıl Divan ŞiiriFuzûlî, VI. asrın azeri sahasındaki ve Divan edebiyatındaki en güçlü şairlerindendir. Manzum ve mensur olarak Türkçe, Arapça ve Farsça 13 kadar eser Manzum EserleriTürkçe Divân’ı, Fuzûlî’nin en tanınmış eseridir. Divan, mensur bir önsözle başlar, manzum parçalarında bulunduğu önsözde Fuzûlî sözün kıymetini belirterek devrin dönemin şiir ve şaire bakışıyla ilgili bilgiler verir. Divân’da 40 dolayında kaside, 300’den fazla gazel ve diğer nazım şekilleriyle yazılan şiirler bulunmaktadır. Türkçe Divân eski harflerle Tebriz, Mısır, Taşkent ve İstanbul’da basılmıştır. Bu Divan yeni harflerle de 5 kere basılmıştır. İlk iki baskı Abdülbaki Gölpınarlı, 3. baskı Ali Nihat Tarlan, 4. ve 5. baskı ise Kenan Akyüz, Sedat Yüksel, Müjgan Cumbur, Süheyl Beken tarafından hazırlanmıştır. 16. Yüzyıl Divan ŞiiriFuzûlî’nin diğer bir eseri olan Farsça Divân’ı Türkçe Divân’ına göre daha hacimlidir. Bu Divan’ında da bir önsöz bulunur. Onun Farsça Divân’ında bulunan gazelleri; içerdikleri anlam ve kullanılan manzumlar bakımından Türkçe gazellerinin aynısıdır. Bu Divân, tıpkı basım olarak yayımlanmıştır. Fuzûlî, Farsça Divân, Yay. Hasibe Mazıoğlu, Ank. 1962 Divân’ın tercümesi de Ali Nihat Tarlan, Farsça Divân Tercümesi, İst. 1950MENGİ; 200 143Leyla vü Mecnûn adlı eseri Fuzûlî’nin kendisinden önce ve sonra yazılan Leyla ile Mecnûn mesnevilerinin en güzelidir. 3096 beyitten Bade 440 beyitten oluşan ve Türkçe olarak yazılan afyank şarabı karşılaştır. Alegorik bir eserdir. Afyon, Bade, Arak, Nuki gibi canlı olmayan içki ve yiyeceklere, teşhis ve intâk yoluyla kişileştirilmiş ve Farsça olarak yazılmış bir mesnevidir. İnsanın “insan-ı kamil” olma yolunda geçirdiği aşamaları Hadîs-i Erba’in Manzum olarak yazılan 40 hadis tercümesidir. Molla Câmî’den çevrilen bu eser Türk edebiyatında diğer sanatçılar tarafından da tercümesi yapılan bir Mensur EserleriHadikatü’s Sü’edâ Hz. Hüseyin’in Kerbelâ da şehit edilmesini anlatan bir eserdir. Arada küçük manzum parçaların da bulunduğu bu eser, Hüseyin Vâ’iz Kâşisi’nin Rauzatü’s- Şüheda adlı eseri esas alınarak yazılmıştır. Fuzûlî bu eserinde gazellerinde görülen lirizmi ve heyecanı vermiştir. Bu yüzden bu eser yüzyıllar boyunca Müslüman dünyasında yaygın bir ün kazanmıştır. 16. Yüzyıl Divan ŞiiriMektuplar Fuzûlî’nin edebi eser niteliğinde kabul edilecek 5 mektubu vardır. Bu mektuplar gönderildiği kişilerin adlarıyla Celâlzâde Mustafa Çelebi Mektubu ŞikayetnâmeCelâlzâde Mustafa Çelebi’nin yazdığı bir fermanla Bağdat ili gelirinden kendisine verilmesini emredilen dokuz akçeyi alamadığını bildirdiği mektubudur. Bu mektubun dışında Ahmet Bey Mektubu, Ayâs Paşa mektubu, Kadı Alaaddin Mektubu ve Şehzade Beyazıd Mektubu olmak üzere 4 edebi mektubu ü Zâhid ve Sıhhat ü Maraz Risale-i Muamma Risalesi ve Matla’ül- İtikâd diğer mensur eserleri arasında yer yalnızca XVI. asrın değil Divân şiirinin en ünlü lirik şairidir. XVI. ASIR OSMANLI SAHASI TÜRK EDEBİYATIXVI. yüzyılda Osmanlı sahası Türk edebiyatı geçen yüzyıllarda atılan temeller üzerinde yükselerek dil, kültür ve sanat bakımından imparatorluk tarihindeki en yüksek seviyesine asırda şairler tarafından işlenen Divan şiiri ahenk ve estetik yönünden zirveye ulaşmıştır. Divân şairleri İslam kültürüyle yoğrulduklarından Arapça ve Farsça’yı şiir dilinde kullanmışlar, hatta bu dillerde eser vermeyi hüner saymışlardır. Arapça ve Farsça’nın dilimiz üzerindeki geçen yüzyıllardaki etkisi daha da artmış, bu durum özellikle mensur eserlerde dili anlaşılmaz hale getirmiştir. 16. Yüzyıl Divan Şiiri“Divanlarda işlenen konular din, tasavvuf, hikmet, rintlik, aşk, tabiat gibi bilinen konulardır. Ancak bu konuları işlerken yapılan benzetmeler ve kullanılan mecazlarda çevrenin ve yerli unsurların şiire girdiği görülür.”MENGİ; 2000 153XVI. asır edebiyatına genel olarak değindikten sonra, bu dönemdeki şairlere ve şairlerin eserlerine 1471 – 1546Balıkesirlidir. Devrinde pek çok şaire, hocalık etmiştir. bunlar arasında Bâkî de vardır Beyazıd Camii avlusunda bulunan küçük dükkanında fal bakmakla geçinen Zâti, burasını bir edebiyat okulu haline getirmiştir. Dönemin genç şairleri, Zâti’ye şiirlerini okuyup, onun fikirlerinden istifade üç bin kadar gazel ve 400 kasideden oluşan büyük bir Divân’a sahiptir. Divân’ından başka Şem’ü Pervane ve Şehrengiz Edirne adlı eserleri ölm. 1557Vardar Yenicesi’nde doğmuştur. Doğum tarihi bilinmemektedir. “Bekar Memi” diye anılan Kanuni ile birlikte Bağdat seferine çıkmış, kaynakların verdiği bir bilgiye göre bu sefer sırasında Fuzuli ile daha yaşarken tanınan ve üstad kabul edilen ender şairlerdendir. Fakat, Bâkî yetişince şöhreti gölgede işlerine fazla önem vermeyen bir yapıya sahip olan Hayâli, şiirde sade ve samimi olarak duygularını dile getirmiş, tasavvuftan yararlanmıştır. 16. Yüzyıl Divan EdebiyatıHayâli Bey mürettep bir Divan’a sahipti. Bu Divan Ali Nihad Tarlan tarafından 1945’te İstanbul’da BeyTaşlıcalı Yahya Bey, Arnavut asıllı devşirme çocuklarındandır. Küçük yaşlarda İstanbul’a getirilerek yetiştirilmiştir. Zamanla askerlikteki rütbesi yükselen Yahya Bey yüzyılın büyük şairleri arasında yer alır. Mürettep bir Divân’ı vardır; fakat daha çok mesnevileriyle ünlüdür. Beş mesneviden oluşan bir Hamse sahibidir. Bu mesneviler Yusuf ile Züleyha, Şah u Gedâ, Gencine-i Râz, Gülşen-i Envâr ve Kitab-ı Usûl’ dür. Bu mesnevilerden en tanınmışı Yusuf kıssasından alınan Yusuf ile Züleyha Malkara ilçesinde doğmuştur. İstanbul’da iyi bir öğrenim gören Nev’i nin medrese arkadaşları arasında Hoca Saadettin Efendi, Üsküplü Valhi, Mecdi Efendi ve Bâkî vardır. İstanbul ve Gelibolu’da müderrislik yapmıştır. Tasavvufla ilgilenen şairin eserleri arasında Divân-ı Netayicü’l- Fünun, Neva’yı Uşşak adındaki mensur eserleri, ayrıca Hadis Erba’in çevirisi ile tasavvufi konuda yazdığı Hasb-i Hal adlı bir mesnevisi de Bağdâdi diye anılır. Şiirlerini çok sıcak bir dille yazmış, süsten ve sanattan kaçmış, şiirlerinde halkın kullandığı kelime ve deyimlere yer vermiştir. 16. Yüzyıl Divan EdebiyatıMürettep bir Divân’a sahip olan Ruhî daha çok Divân’ında bulunan Terkib-i Bend’i ile tanınmıştır. Bu uzun şiirinde toplumun kötü yönlerini eleştirmiş bir çok yerde de alaycı bir dille hicvetmiştir. Terkib-i Bend’e bir çok şair tarafından nazire diğer şairleri arasında Lâmi’î Çelebi, Kemal Paşazade, Figani gibi şairler yer alır. Bu şairler arasında Lami’î Divan sahibi olmasının yanında daha çok mensur eserleriyle yy şiir ve nesir ustalarının kronolojik sırasını vermek, yüzyıl zenginliğini göstermek açısından uygun Kemal Paşazade Hayretî Meâlî Usûlî İshak Çelebi ŞükrîRevânî Zâtî Şahidî Nazmi Fuzûlî Hayali Bey ZaifîAhmet Dukankizade Ulvî Şem’i Kabûlî Meylî Cinanî Çelebi Şemseddin Nevî Alî Bakî Ruhî Bey VasfîMakâlî Hakânî Gazâyî Mecdî Ahdî Ö. 1598Zâtî Hoca Saadeddin AlîFuzûlî BakîSururî Selanikî Hasan Çelebi Çelebi MuhyîAşık Çelebi VahidîBirgivi EnisîEbussuûd Bey Dünyası El Kitabı, 1992 153
Divan Edebiyatında İşlenen Kavramlar, Motifler ve Temalar Divan Edebiyatında Öne Çıkan Kavram, Motif ve Temalar Bunlara, birkaç örnek vereceğiz l. Gül ve Bülbül Gül, güzelliği temsil eder. Aşığın sembolü olan bülbülü kendine bağlar; dikenleriyle yani verdiği ıstıraplarla onu üzer, kıvrandırır. Gül, aynı zamanda Hz. Muhammed sav’in yüzünü sembolize eder. 2. Dünya Bir cîfe leş, bir yüzüne bakılmaz iğrençlikte kocakarıdır. Dünya malı toplamanın sonu yoktur. Her şeyin hakiki sahibi, ancak Allah’tır. Dünya bir konak’tır. Bu konak yerinden hareket eden develerin çıngırakları, o konak yerinde oturanlara yaşayan insanlara yolculuk sırasının kendilerine de geleceğini hatırlatmaktadır. 3. Bezm-i Elest Bezm-i Ezel Kur’ân 7. Sûrede, l7l. Âyette geçen “Ben sizin Rabb’iniz değil miyim?” şeklindeki ilahi soruya ruhların “Belâ Evet” cevabını vermelerine işaret eden bir ibaredir. Dünya imtihanının başladığı andır. 4. Pîr-i Mugan Muğların başı, yaşlısı. Eski İran’ın dini Mecûsîlikti ateşe tapanların dîni. Mug, Mecûsî rahibi demektir. Divan şiirinde, şeyh anlamında kullanılır. 5. Kenz Hazîne, gömü Aşığın gönlüdür. Bu gönül virandır; ama zaten hazineler, viran yerlerde gömülü bulunur. 6. Sevgili Hükümdar, sultan, büt put, zalim sıfatlarla anılır. 7. Aşık Kul, köle, hasta, ölü, vb. gibi benzetimeleriyle görülür. 8. Rakîb Şeytan, köpek, domuz, kâfir, ham meyve benzetmeleriyle karşılanır. 9. Güzellik Mısır, Türkistan, Rûm, ay, güneş, gibi benzetilenleri çerçevesinde yer alır. 10. Aşk Onulmaz bir hastalıktır. Tamamen cefa ve eziyetten ibarettir. Aşık, aşkından, hiçbir hal ve şart içinde vazgeçemez. 11. Gökler İslâmî inanç çerçevesinde gökler, 9 kattır. Kur’an-ı Kerîm’de, gökteki gezegenlerin, “Allah’ın emrettiği yolda” yani özel yörüngelerinde “suda yüzer gibi dönüp durdukları” söylendiği halde, Divan şairleri, Batlamyüs teorisini gerçek var sayarak dünyayı sabit, gökleri iç içe geçmiş çanaklar gibi üst üste binmiş ve yıldızları da sabit düşünmüşler; dünyanın değil, göklerin döndüğüne inanır görünmüşlerdir. Şiirlerde bu durum, hep tekrarlanagelmiştir. Not Bu yıldızlardan Mars Mirrîh ile Zuhâl Satürn’ün aynı burçta buluştukları âna, “Kırân-ı nahseyn” Uğursuz an; Zühre Venüs ile Müşterî Jüpiter yıldızlarının aynı burçta buluştukları âna ise “Kırân-ı sa’deyn” uğurlu an denir. Büyük hükümdârlara “sâhib-kırân” denirken kasdedilen, “kırân-ı sa’deyn”dir. Genel
divan edebiyatı nesir örnek metinler